1 Kas 2019

ASİMİLASYON VE GÖÇ - 2.BÖLÜM | ANAYURDA MERHABA

Bulgaristan Türkleri serbest uluslararası dolaşım hakkını elde etmişti. Devam eden açlık grevleri de Jivkov'u hem iç hem de dış baskıya maruz bırakıyordu. Jivkov asimilasyon politikasında bir değişikliğe gitmesi gerektiğini farkındaydı. O yeni yöntemin adı zorunlu göçtü...

Dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı'nın yeni pasaport kanunu ile ilgili söyledikleri Bulgaristan'ın göçten ne beklediğine açıklık getiriyordu:

"Bence başlıca mesele, Bulgaristan'da kalan bu nüfusu nasıl özümleyeceğiz. Daha az olursa, daha kolay özümleyeceğiz. Eğer uç unsurlar ülkeden atılırsa daha iyi olacak. Türkiye'ye gideceklerin sayısından çok başlıca ağırlığı bu hususa vermemiz gerek. Kapıyı Türkiye'nin kapatmasını bekleyelim. Biz hiçbir şekilde kapıyı kapatmayalım. Eğer kapının kapanmasına Türkiye neden olursa; bu burada kalacakların özümlemesine yardımcı olacak. Kapıyı kapattığından dolayı Türkiye'yi suçlu çıkaracağız."

Ivan Ganev- 16 Haziran 1989

Todor Jivkov'un 29 Mayıs 1989 günü, Bulgar televizyonunda yaptığı ulusa sesleniş konuşması Turgut Özal'a rest niteliğindeydi:

"Türkiye'nin, göç etmek isteyen her Bulgar Müslüman'ını kabul etmeye hazır olduğunun borazanlığını yaptı. Bununla ilgili olarak, Bulgar Müslümanları adına ve devlet konseyi başkanı olarak kendi adıma, ilgili Türk makamlarına şunu söylemek isterim:Geçici olarak Türkiye'ye gitmek veya orada kalmak isteyen bütün Bulgar Müslümanlarına sınırı açın. Oyalama devri kapandı. Uluslararası norm ve sözleşmelere uygun olarak Türkiye'nin sınırlarını dünyaya açması gerekir. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti'nin bunu yaptığı gibi."

Başbakan Özal'ın yanıtı gecikmedi. Egolar radyo dalgaları aracılığıyla çarpışıyordu. Özal meydan okumaya meydan okuyarak cevap verdi ve Brüksel'de katıldığı NATO toplantısının çıkışında "sınırlarımı açıyorum" dedi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder