Bazen ise umudun kendisi ölümcül hastalık olur. Nietzsche’nin dediği tam da budur:” “Ümit mi? Ümit en son kötülüktür!” Nietzsche adeta haykırmıştı.”İnsanca, Pek İnsanca adlı kitabında, Pandora’nın kutusu açılıp, Zeus’un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, insanlar yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladı. Fakat Zeus’un arzusunun, insanların kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.”[3] Eğer umudun içi boş ise, o umut insanı umutsuzluğun kendisinden daha çabuk ve onulmaz biçimde yaralar. İçi boş ve gerçekçi olmayan bir umut, umutsuzluktan daha tehlikelidir çoğunlukla. İnsanın kendi kendisini kandırması sonucu boş ve gerçekliğe aykırı bir umut da oluşabilir. Çünkü umutsuzluğa sahip olan insan, yeniden umuda sahip olabilir. Ama içi boş bir umuda inanan insanın varabileceği hiçbir yer yoktur.
Gerçekçi olmak, umutsuz olmak anlamına da gelmez. Gerçeği olduğu gibi çıplak görmek, yeniden umuda giden yola ulaşmak için kaçınılmaz bir yöntemdir. Çünkü eğer gerçeklikten kaçarak, sahte bir umudun peşinden giderseniz, yıkılmanız kaçınılmaz olacaktır.
“Umut yalnızca umut… Bizi sakinleştiren, körleştiren ve bize iyilikten çok kötülük getiren bu yalancı umut.” Justine – Erdemin Felaketleri-Marquis De Sade
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder